Prof. Dr. Uğur Güven Yazarlar

Uzay Ekonomisinin Dünya Ekonomisine Katkısı ve Türkiye Ekonomisindeki Rolü?

Uzay Teknolojisi deyince genelde akla Aya giden uzay araçları, Mars’a gönderilen sondalar ve Güneş Sisteminde yapılan araştırmalar gelmektedir. Genelde Uzay Teknolojileri konusunda uzman ülkelerin vatandaşları bu çalışmalar ile övünmekle birlikte, aynı zamanda neden bu alanda bu kadar para harcandığını sorgulamaktadırlar. Örneğin çevre aktivisti Greta Turnberg’in küresel ısınma sorunları dururken uzay teknolojilerine harcanan milyarlarca dolar parayı eleştirmesi taze bir olaydır. Ancak esasında çoğu insan fark etmese de aslında tüm dünyada uzay ekonomisi dünya ekonomisinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir ve artık uzay teknolojileri uygarlığımızı tanımlayan önemli kriterlerden biridir.

Öncelikle uzay ekonomisi iki türlü var olmaktadır. Birinci şekli uzay ekonomisinin dolaylı olarak dünya ekonomisine katkısıdır. Mevcut uzay çalışmalarının günlük kullandığımız teknolojilere çok ciddi katkısı olmaktadır ve doğal olarak bunun ekonomik realizasyonu da her alanda görülebilmektedir. Mesela birçok insan farkında olmayabilir ama mikrodalga ilk olarak Apollo Uzay programı esnasında aya giden astronotların yiyeceklerini pratik şekilde ısıtması için icat edilmiş ama daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır ve bugün beyaz eşya pazarında ağırlık olarak önemli bir yer tutmaktadır. Bunun dışında plazma ve LED ekranlar uzay mekiğindeki ağırlığı azaltmak için icat edilmiş olup, şimdi TV ve monitör pazarında önemli bir paya sahiptir. Ayrıca ek olarak, modern yangın söndürücü, vücut şeklini alan yataklar gibi icatlarda uzay teknolojisi ürünüdür ve dünya tüketim ekonomisinde belirli bir yer almaktadırlar. Özellikle iletişim uydularının gerek TV, gerek iletişim, gerek internet anlamında dünya ekonomisinde çok hayati bir yeri vardır. Öncelikle iletişim ve internet anlamında tüm dünya ekonomisinin ve küreselleşmenin tamamen uzay teknolojileri sayesinde etkileştiğini ve küresel ithalat ve ihracatın böylece daha mümkün hale geldiğini açıkça görmek mümkündür. Buna ek olarak uzaktan algılama uydularıyla mevcut ham madde ve doğal kaynakların tespiti de dünya üretim ekonomisinde ciddi bir yer tutmaktadır. Ek maddeler olarak dünyada tüm kara, hava, ve deniz araçlarının noktasal olarak koordinatlarının bilinmesini sağlayan GPS Teknolojisi de bir uzay teknolojisidir ve o olmadan tüm dünya nakliye pazarının daralacağı aşikardır. Dolayısıyla görüldüğü üzere dolaylı yollardan uzay teknolojileri gerek altyapı, gerek teknoloji, gerekse üretim tekniği bakımından dünya ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır.

Uzay ekonomisinin dünya ekonomisine ikinci etki şekli ise direkt uzay teknolojilerinin uzay çalışmalarını gerçekleştirmek için gereken para ve efor toplamından oluşmaktadır. Başta NASA olmak üzere uzay ajansları uzay görevleri için milyarlarca dolar harcamakta ve bu para aynı zamanda kamu sektörüne iş yapan özel sektörede dağılmaktadır. Sonuçta fırlatılan her uzay aracı özel şirketler tarafından yapılmakta ve hatta artık fırlatmalar bile SpaceX gibi özel firmalara neredeyse devredilmiş durumdadır. Ayrıca Uzay Turizminin de gelişmesiyle Virgin Galactic gibi şirketler, tüketicilerden para toplamakta ve 2021 ikinci yarsından itibaren turistleri uzaya göndermeyi vaat etmektedirler. Böylece uzay teknolojileri sektörü hem kamu hem özel sektör olarak her geçen gün büyümektedir.

Uzay ekonomisinin hem dolaylı hem direkt katkılarının tümünü düşünürsek trilyon doların üstüne çıkan bir ekonomi büyüklüğü görmek olasıdır ve bu her gün daha da gelişmekte ve büyümektedir. Bu aşağıdaki grafiktede gözükmektedir.

Uzay Ekonomisi Dunyada Artıyor

Peki bunca gelişme var iken Türkiye bunun neresindedir? Türkiye bir G20 ülkesi olarak mecburen bu uzay ekonomisi içinde yer almak zorunda olmakla birlikte, maalesef şimdiye kadar bu konuda faaliyette olmamasının bedeli ülkemizin üretim ve tüketim ekonomisine olumsuz anlamda etkide bulunmuştur. Tabii sayın Cumhurbaşkanımızın 2021 yılında Türk Uzay Programını açıklamasıyla bu konuda artık bir dönüşüm başlamıştır, ve 10 maddeli uzay programımızda var olan eko sistem oluşturulması maddesi esasında global uzay ekonomisinin milli olarak parçası olmamızı sağlayacaktır.  Kurulan her uzay firması, desteklenen her Ar-Ge girişimi, ve katkıda bulunulan üniversite projeleri sonuçta ekonomimizin bir parçası olacak ve hem ekonomiye hem yerli teknolojiye katkı sunacaktır.

Ayrıca unutmamak gerekir ki sonuçta uzay teknolojileri, güncel teknolojilerin ve üretim teknolojilerinin de iyileşmesine ve gelişmesine yol açmaktadır. Mesele uzay robotiği, bu anlamda normal robotik ve yapay zekâ uygulamalarının da gelişmesine yol açmıştır. Ülkemizin ekonomisinin ve üretim tesislerinin ciddi derecede robotik, otomasyon, ve yapay zeka sistemlerine ihtiyaç duyduğu aşikardır, ve dolayısıyla bu teknolojilerde Türkiye’de gelişecektir ve böylece yerel ve milli teknoloji seviyemizde yükselecektir.

Uzay Ekonomisi şu an tüm dünyada genel küresel ekonominin çok önemli bir noktası haline gelmiştir ve nasıl tıpkı uzay, “Le rêve des étoiles“ kavramıyla insanlığın Göbeklitepe’den beri gelişiminin dinamosu olmuşsa, şu an uzay ekonomisi de bu konuda küresel ekonominin dinamosu olmuştur. Bu yüzden Türkiye’de tüm ilgili kurumlar bunun önemini kavramalı ve gerek kamu sektörü gerek özel sektör birlikte el ele vererek ülkemizin milli uzay ekonomisini geliştirmelidirler. Böylece Türkiye bir G20 üyesi olarak hem daha üst sıralara çıkacak hem de genel teknoloji seviyesi artacaktır.

 

Prof. Dr. Uğur GÜVEN

Uzay Bil. Ve Tek. Yük. Mühendisi

Nükleer Enerji Yük. Mühendisi

BM Asya Pasifik Uzay Bil. Ve Tek. Eğitim Merkezi

About the author

admin

1 Comment

Click here to post a comment

Leave a Reply to Jeff Bezos uzaya gitmek için neden 20 Temmuz'u seçti Prof Dr Uğur Güven Ulusal Kanalda anlattı - Uzay Portal Cancel reply