Prof. Dr. Uğur Güven Yazarlar

Boeing ve Starliner Başarısızlığı: Dev Şirket Uzay Çalışmalarından Çekilecekmi?

Boeing Starliner Ne Oldu?

Boeing’in Starliner uzay aracı, NASA’nın Ticari Mürettebat Programı kapsamında geliştirilen ve Amerikan astronotlarını Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) taşıması planlanan önemli bir projeydi Ancak, Boeing’in Starliner’ı, beklentilerin aksine, bir dizi teknik sorun ve aksiliklerle karşılaşması hem NASA hem Boeing için çok ciddi sıkıntılara yol açtı. Uluslararası Uzay İstasyonuna ulaşan tek insanlı denemesinde uzay gönderdiği iki astronot Sunita Williams ve Butch Willmore ISS’te yaklaşık 3 aydır mahsur kalmış ve en son NASA, 24 Ağustos’ta yaptığı basın toplantısında bu iki astronotu Şubat 2025’te SpaceX Uzay aracıyla geri getirmeyi planladığını duyurmuştur. Boeing’in uzay aracını astronotlarla güvenli şekilde geri getiremeyeceğinin düşünülmesi ve NASA’nın Boeing’in rakibi SpaceX ile onları döndürecek olması dev firmaya prestij anlamında ciddi bir darbe vurmuştur. Bu çerçevede şu an ISS’te duran Starliner uzay aracının insansız olarak dünyaya döndürülmesi planlanıyor.

Starliner Projesi Baştan Beri Ters Gidiyordu

Starliner’ın karşılaştığı ilk ciddi zorluk, 2019’da gerçekleştirilen ilk insansız test uçuşu olan OFT-1 sırasında yaşanan yazılım sorunlarıydı. Boeing Starliner, ISS’ye başarılı bir şekilde kenetlenemedi ve planlandığı gibi dünyaya geri dönmek zorunda kaldı. Olayın ardından yapılan incelemelerde, zamanlama sistemindeki bir hatanın araçtaki ana zamanlayıcıyı yanlış ayarladığı ve bunun sonucunda yakıtın büyük bir kısmının yanlış zamanda tüketildiği tespit edildi. Bu tür bir yazılım hatası, ciddi bir güvenlik riski oluşturmuş ve Boeing’in mühendislik süreçlerindeki zayıflıkları ortaya çıkarmıştır. Yazılım sorunları, sadece OFT-1 ile sınırlı kalmamıştır. 2021’de gerçekleştirilen OFT-2 görevi sırasında, Starliner’ın servis modülündeki itici sistem valflerinde yaşanan sorunlar nedeniyle fırlatma iptal edilmiştir. Sorun, oksidant valflerinin açılmaması nedeniyle araçta yeterli itici gücün sağlanamamasıydı. Bu durum, Boeing’in donanım tasarımındaki eksikliklerin yanı sıra, kalite kontrol süreçlerindeki sorunları da gözler önüne sermiştir. Özellikle, bu tür kritik bileşenlerin güvenilirliğini sağlamak için daha kapsamlı test ve simülasyon süreçlerine ihtiyaç olduğu açıktır.

Uçak Sorunları ile Boğuşan Boeing’de Yönetimsel Sorunlar

Teknik sorunların yanı sıra, Boeing’in Starliner projesindeki yönetimsel ve organizasyonel eksiklikler de başarısızlıkların başlıca nedenleri arasında yer almaktadır. Boeing, 737 MAX uçaklarındaki krizle uğraşırken aynı zamanda Starliner projesini yürütmekteydi. Bu durum, kaynakların ve dikkatlerin bölünmesine neden olmuş ve sonuç olarak, hem uçak hem de uzay aracı programlarında kalite ve güvenlik standartlarından ödün verilmiştir. Tahminen Boeing’in iç organizasyon yapısındaki eksiklikler ve iletişim sorunları, Starliner projesinde yaşanan aksiliklerin önemli bir sebebidir. Büyük ihtimalle projede yer alan mühendisler ve yöneticiler arasında yeterli bilgi paylaşımı yapılmamış, sorunlar zamanında ve etkili bir şekilde ele alınmamıştır. Bu tür bir organizasyonel zayıflık, karmaşık ve yüksek riskli projelerde başarısızlık riskini artırır. Ayrıca, yönetim kadrosunun teknik ekibin geri bildirimlerine yeterince önem vermemesi, hataların tekrarlanmasına ve sorunların derinleşmesine yol açmıştır. Zaten uçak segmanında 737 Max ve 777X sorunları ile boğuşan ve tüm dünyada prestij kaybına uğrayan Boeing’in, bir de Starliner projesinde bu sorunun meydana gelmesi ve astronotların rakip firma olan SpaceX tarafından dünyaya getirilecek olması ciddi bir güven sorununu ve prestij kaybını göstermektedir.

Boeing Firmasına Olan Etkileri ve Kayıplar

Boeing’in Starliner programındaki başarısızlıkları, SpaceX gibi rakiplerinin başarılarına kıyasla daha belirgin hale gelmiştir. SpaceX, Crew Dragon uzay aracıyla NASA’nın Ticari Mürettebat Programı kapsamında başarılı bir şekilde ISS’ye astronot taşımayı başarmıştır. Bu durum, Boeing’in uzay endüstrisindeki rekabet gücünü zayıflatmış ve şirketin itibarını sarsmıştır. SpaceX’in başarısı, Boeing’in başarısızlıklarıyla daha da öne çıkmış ve kamuoyunun Boeing’e olan güvenini azaltmıştır. Boeing’in uzay programındaki başarısızlıkları, şirketin genel itibarını da olumsuz etkilemiştir. Ticari uçak sektöründe yaşanan 737 MAX krizinin ardından, Starliner projesindeki aksilikler, Boeing’in genel mühendislik ve yönetim kalitesine yönelik endişeleri artırmıştır. Bu durum, Boeing’in hem ticari hem de devlet müşterileri nezdinde güvenilirliğini zedelemektedir.

Ayrıca Starliner programındaki gecikmeler ve başarısızlıklar, Boeing’e ciddi mali yükler getirmiştir. Programdaki aksaklıklar, Boeing’in NASA ile yaptığı kontratların gecikmesine ve dolayısıyla beklenen ödemelerin alınamamasına yol açmıştır. Ayrıca, yeniden tasarım ve test süreçlerinin maliyetleri de şirketin bütçesine ek yükler getirmiştir. Boeing’in bu projede yaşadığı finansal kayıplar, şirketin genel karlılığını olumsuz etkilemiş ve hissedarlar arasında endişeye neden olmaktadır. Üstelik Starliner’ın başarısızlığından sonra NASA’nın Boeing ile işbirliğine devam edip etmeyeceği de belirsizdir. Finansal etkilerin yanı sıra, Starliner’daki başarısızlıklar, Boeing’in gelecekteki uzay projelerine yatırım yapma konusundaki istekliliğini de azaltabilir.

Peki Boeing Bu Sarmaldan Çıkabilir mi?

Boeing’in Starliner projesindeki başarısızlıklarını telafi edebilmesi ve uzay endüstrisindeki itibarını yeniden kazanabilmesi için bir dizi önemli adım atması gerekmektedir. Geçtiğimiz günlerde CEO’sunu değiştiren Boeing öncelikle, teknik sorunların kök nedenlerini belirlenmeli ve bu sorunları çözmek için daha kapsamlı bir inceleme yapılmalıdır. Yazılım ve donanım bileşenlerindeki hataları gidermek için bağımsız bir denetim süreci başlatılabilir ve dış uzmanlardan destek almalıdır. Ayrıca, Boeing’in yönetim ve organizasyon yapısını gözden geçirmesi gerekmektedir. Proje yönetimi ve iletişim süreçlerinde daha şeffaf ve etkili bir yaklaşım benimseyerek, mühendislerin ve teknik personelin geri bildirimlerini dikkate alan bir yönetim kültürü oluşturulmalı ve proje içi iletişim kanalları güçlendirilmelidir. Ayrıca, Boeing’in uzay programları için özel bir kriz yönetimi ekibi oluşturması, olası sorunların hızlı ve etkili bir şekilde ele alınmasını sağlayabilir. En önemlisi, Boeing’in kalite kontrol ve test süreçlerini iyileştirmesi büyük önem taşımaktadır. Starliner gibi yüksek riskli projelerde, her bir bileşenin güvenilirliği titizlikle test edilmelidir. Daha fazla simülasyon ve prototip testi yaparak, olası hataların önceden tespit edilmesi ve giderilmesi sağlanabilir. Ayrıca, tedarik zinciri yönetimi ve bileşen kalitesi konusunda daha sıkı standartlar belirlenmelidir.

Uzay sektörüne de darbe vuran bu sonuçtan sonra Boeing’in bu projedeki hatalarından ders çıkarması ve gerekli iyileştirmeleri yapması, hem şirketin hem de Amerika’nın uzay keşiflerindeki liderliğini sürdürebilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Gerek uzay gerek uçak segmanlarında Boeing ilk kuruluş yıllarındaki kaliteyi ve özeni geri getirebilirse tekrar eski günlerine dönebilir yoksa uçak endüstrisinde öncülüğünü Airbus’a ve uzay konusundaki varlığını da zaten şu an lider olan SpaceX’e kaptıracaktır. Tabi bir yandan Boeing’in bu sorunları ülkemizin uçak ve uzay sektöründe yatırımlar yapıp milli teknolojilerimizi genişletmek ve ihraç etmek içinde için ciddi bir fırsattır ve değerlendirilmesi gerekir.

About the author

admin

Add Comment

Click here to post a comment

ISS Canlı

NASA Canlı Yayını